Atasun Optik'te genelde indirimli oluyor.

@want2die,

turkcell tv+ wifi değil de direkt kablo ile bağlanıyor aslında kutusu. fiber kabloya bağlıyorlar.

acaba modeme tv+ kullanıcı ve şifremi vs. girsem (giriliyor mu bilmiyorum) bağlanır mı onu merak ettim.

çalışmaz. çünkü o kutu sadece internet çekmiyor modemden, üyelik bilgileriniz de merkezden geliyor. kutu modeme kablo ile bağlandığında turkcell superonline müşteri hizmetleri müdahale falan edebiliyor. o yüzden want2die'ın dediği gibi diğer modemden kablo çekmeniz gerekiyor.

www.superonline.net

üst kattaki evde superonline'ın wi-fi'ı çekiyorsa linkteki aletten alıp kurabilirsiniz.

Hayir hic bir sorun cikmaz. senin ismini söylesin, randevuyu belirtsin yeter. Bende cogu kez kendi adima alip, kiz arkadasimi yollamistim.

@want2die

başta garip geliyor ama aşırı yoğun olduğu için gidip saatlerce beklemek ve hatta işini göremeden evine dönmektense randevu alıp gidiyorsun, fazla beklemeden işini halledip dönüyorsun.

3 randevuya gittim, hepsinde kimliğimi görmek istediler. apple destek hattıyla bir görüşün konuyu isterseniz, eşiniz bile olsa düşük bir ihtimal kabul etmeyebilirler.

sizi rahatsız eden durumlar için özür dileriz

inceleme için, paket bize döndü, ödeme izlendi, üzgünüz ki gümrük uçak postlarını kontrol etmede katı davranıyor bu günlerde. kontrolü geçemeyebilir. lütfen anlayış gösterin.

Sizden yarattığımız herhangi bir rahatsızlık için özür dileriz.

Üzerinde daha fazla araştırma yapılması için paket bize geri gönderildi ve ödemeden vazgeçildi. Şu günlerde müşterilerin uçak postası paketlerinin sıkı kontrol edilmesi nedeniyle üzgünüz, bu yüzden paket kontrolden geçemez, lütfen anlayışlı olun.

Hatalıysa kusura bakmayın. (Bunu ben yazdım, çeviriye dahil değil.)

Yaşanan tüm sıkıntılar için özür dileriz.

Detaylı sorgulamaya göre paket bize geri geldi ve ödeme geri döndü. Bugünlerde gümrük airmail paketlerini (uçakla giden demek sanırım) kontrol etmekte daha katı davrandığı için üzgünüz. Yani ürün kontrolden geçemez. Lütfen anlayış gösterin.

Cok tesekkur ederim.

Dealextreme den zippo alamayacagiz anlasilan.

ilginiz icin tesekkurler, alan arkadaslar linkte paylasirsa super olur :)

yumurta suni vajina: tr.aliexpress.com

bisiklet gözlüğü: tr.aliexpress.com

bong: tr.aliexpress.com

hepsi de birbirinden şahane :)

anahtarlık
bilenklik

iphone 4s için ahize hoparlörü almıştım birkaç yıl önce. 1-2 dolar civarındaydı. Hala sapasağlam çalışıyor.

Aynı hoparlöre apple yetkili servisi 150$ + işçilik demişti.

Geçenlerde telefon için 4 tane ısıl işlemli koruma camı, 3 tane de kılıfı toplam 6$'a aldım. Hepsinden de memnunum.

şurdan takip edebilirisin.

forum.donanimhaber.com

minik katlanır okuma gözlüğü almıştım eşime, kutusuyla çakmak boyutunda, çok memnun. (www.aliexpress.com
rüzgar çanları aldım, cama balkona asıyorum, pek memnunum ben de.(www.aliexpress.com (temsili link)
ayrıca, saat pilli tea-light mumlardan alıyordum türkiyede henüz yaygın değilken, onlar da pek kullanışlıydı (www.aliexpress.com
usb vantilatör; simultane tercümanım, kabin bunaltıcı olduğunda, hem sessiz hem püfür püfür çok işe yarıyor, Türkiye'de de var, ama fiyatları çok daha yüksek. (www.aliexpress.com bu da temsili link, didikleyince çok daha uygunları çıkıyor
arada düşeş şık güzel şallar çıkıyor, o daha nadir. (www.aliexpress.com

1.

Ben 2. Ye yakın bir sey kullanıyorum ama 1 daha şık duruyor.

görüntü olarak aynı gibiler ikiside.bu sebeple markadan ötürü spigen diyorum.

1 çok kalın, o ne öyle, telefonun yarısı kadar kapak kalınlığı var.

2 diyorum.

spigen al pişman olmazsın. ancak adamların ofis numarasını ara ellerinde stokta kalmıyor bazen :)

2 diyorum

2. aldım gayet memnunum.

Ölür. Kuş satan yerlere, pet shop'lara bırakabilirsin.

yaşamaz, dışarda kesinlikle ölecektir

kesinlikle ölür.
beslenemez bi yere düşer kalır. kedinin biri gelip öldürür.
esnafa söyle ona sahip bulunur. berber bakkal falan alır koyar dükkana.

ya mekanı yaz biri alır koyar evine işte.

şehir neresi?

sahibinden.com'da ucretsiz sahiplendirme ilani acabilirsin

edit: zaten oraya ilan verdiysen baska yerlere ilan ver. yalnizca son care olarak goturup bir petshop'a birak.

Yasamaz. Ben de sonradan ogrendim. Hayvana iyilik yapayim diye evdeki kusu saldim evdekiler izin vermemesine ragmen.

şehir kayseri

facebook'ta muhabbet kuşu yardım sayfasına üye ol. ücretsiz sahiplendirmek istediğini yaz. mutlaka biri çıkacaktır.

sahiplendirdim tamamdır

Vergisi dahil mi ona bak önce. Kanada fiyatı 1050 dolar mesela. Vergiyle 1180e geliyor

ABD'den alınan cihazları Türkiye Apple Store'da garantisi yok. Donanımsal farklılık söz konusu. Bu yüzden cihaza müdahale etmiyorlar.

Macbook pro için aynı durum geçerli mi bilmiyorum. Onun dışında kalvyesi türkçe Q değil, ingilizce Q olacaktır normal olarak.

edit: 399$ raf fiyatıysa %10 vergi ekleyin, 440$ falan oluyor aşağı yukarı.

Apple care diye bir olayla garanti işini 2 yıl uluslararası yapıyorsun kardeş. Al geç. İncele garantisini de.

Garantisi oluyor yani. Krılsa bile bedava onarım dahil.

This is the best song that expresses being a Turk in England. All lyrics is English but the feeling when you listen, definitely turco.

Tam anlayamadım ama aradığın bu olabilir: support.microsoft.com

Tabi olay renklere girince de conditional formatting giriyor işin içine:
www.dummies.com

aslinda olusturmak istedigim bir timeline. fakat programlamayi bilmedigimden ceyrek ve yil olmak uzere, iki tane kullanici girisiyle yillari belirten satir uzerindeki hucreleri boyamak icin boyle bir yol dusundum.

boyamanin basladigi hucreyi belirlemek icin referans hucresinin (2016nin 1.ceyregi), kac satir sagina gidecegini bioyle belirlemek istedim.

d7=2016 nin 1. ceyregi

d(7+x)= kullanici girisiyle baslayan donem

ornek:

kullanici 2016 yili 4. ceyregi secti. formulum 3 sonucunu uretecek ve x=3 olacak.

d(7+x)=d10=2016 4. ceyrek

İlk olarak makronda RC formatını kullanman lazım. Yani D7 : R7C4 olarak refere edilecek formülde.

Daha sonra R7 yerine değişen kullanmak istersen, yani R(7+x) kullanmak istersen aşağıdaki kodu kullanacaksın.

R[" & CStr(fark) & "]C

fark olan değişken oluyor. oraya istediğin değeri atayıp hücre referansı olarak kullanabilirsin.

al. pisman olursan bul beni.

Al gitsin

hiç durma.

alma

Kitap okuma alışkanlığın varsa kesinlikle al. Müthiş bir şey.

al. oasis al.

makale okumak için nasıldır peki?

ilgili makale Calibre programi ile mobi formatina cevirilip kindle'a atilir ve guzelce okunur.

@stanhiver

makale için iyi diyemem. öğrenme amacı baskın ise ya yüksek ppi'a sahip bir tablet ya da bildiğiniz baskı alın yazıcıdan.

pdf olarak kötü bu cihazlar bence.

gaza geldim alıyorum. sağolun.

Yoksa sen hala almadın mı?

almayan fetöcü olsun.

Şu an aldığım maaşın iki katını alıyor olsaydım yılda 1 tane kesin alırdım. İlk akıllı telefonum 4S'ti. Yurtdışındayken gayet hesaplı olduğu için 5S aldım. Şu an onu kullanıyorum. Muhtemelen bi 5-6 ay içinde ya 6S alırım ya da yurtdışından getirtme imkanım olursa 7 alırım.

arasin mesaj atsin(o da whatsapp sadece) bir de spotify i kullanabileyim yeter. marka onemli degil. bozulana kadar kullanirim. diger insanlari ben de anlamiyorum

Telefon ölene, artık kullanma beni diye yalvarana kadar kullananlardanım. Eşyalara çok bağlanıyorum, kolay değiştiremem hiçbir şeyimi. Buzdolabım bozulduğu için yeni dolap aldım mesela, nefret ediyorum ondan, sanki eve düşman girmiş gibi böyle sert sert açıp kapatıyorum falan kapısını.
İlk akıllı telefonumu alalı da çok olmadı. Alınca da pişman oldum çünkü çok da bi numarası yokmuş, boşuna bi sürü para.

samsung note serisinin her yeni modelini heyecanla bekledim ve çıktığı gün aldım. ihtiyacım olduğundan değil elbet ama merakım var yen teknolojik şeylere. işime yaramayacak da olsa yeni modeldeki yeni bir özellik heyecanlandırıyor beni. mesela note 7'deki iris tarama, kalemindeki çevirme özelliği vs. bu özellikleri çok kullanıyor muyum? hayır ama merak işte. note 8'i heyecanla bekliyorum :D

sanırım 7 plus alıcam. aldığım telefonda beni 5-6 sene götürecek büyük ihtimalle. buna benzer bir soru için 6s plus alırım demiştim ama fikrim değişti.
şimdiki telefonum n70. 7-8 sene oldu heralde. her yeni telefon çıkınca alacak kadar param yok.

Az önce bu konu ile ilgili duyuru açtım, 2. soruyu kendim için yanıtlayayım.
Güzel bir telefonum vardı, nisan ayında bozuldu. Yeni bir telefon almak icap edince bu sefer şansımı IOS'tan yana kullanmak ama en sonuncusunu beklemek istedim. Nisan'dan beri üst modeli dört gözle bekleyen benim. O motivasyonu da şuradan alıyorum: rehbere ( ya da herhangi bir uygulanaya) dokununca yaklaşık 2 dakika bekleyen (gerçekten bu kadar yavaş, abartmıyorum) çok daha eski bir telefon ile idare ediyorum, sabır nedir bu telefonda öğrendim:( bir çok kişinin ikinci gün hiç düşünmeden çöpe atacağı yavaşlıkta bir telefondan kurtulmak güzel bir motivasyon yarattı bende.

ben kontratım 2 senede bir bedava telefon verince değiştiriyorum. yoksahayatta 300-500€ verip değiştirmem.

ayda 15€ veriyorum hatla beraber. şimdi sony m4 aqua verdiler.

şu ana kadar iki şekilde telefon değiştirdim: ya kullandığım telefon artık eskimekten kullanılamaz hale geldi, ya da bir şekilde elime beleşe yeni model telefon geçti (kampanya, çekiliş, hediye falan), ben de eskisini anneme falan verip onu kullanmaya başladım.

Bir üst modeli heyecanla bekliyorlar. Çünkü telefon sürekli yanında gezdirdiğin tek eşya. Bu eşya da eğer çok pahalı, en son model vs. olursa bunu herkese gösterebilirsin ve bununla hava atabilirsin. Kendinde gösterecek kayda değer niteliği olmayan insanlar için bu bir kurtarıcı eşyadır.

Telefonumda ihtiyaç duyduğum şeyler: Arama yapmak, Whatsapp, Navigasyon, Kamera, El feneri. Bunları rahatlıkla sağlayan, çalışan bir telefonum olduğu sürece yenisini almam.

bozulana kadar kullanıyorum, son on beş yıl içerisinde 4 kere telefon değiştirdim.

Telefon olene dek kullananlardanim. Sikligi telefonun omrune gore. Su anki telefonu asiri yavas oldugu icin degistirecegim ama.
Ilk telefonum icine su kacip bozulmustu degistirdim, 2.sini arkadasa gosterek"bak takoz gibi, hicbir sey olmaz buna" diyip firlattinca bozuldu degistirdim, ondan sonrakine kum kacmisti bozudu, ondan sonraki de duruyor.


O insanlarin motivasyonu pazar aksamki maci heyecanla bekleyenlerle ayni.

Bu 3. telefonum, ilkini 18 yaşında almıştı babam nokia 6230'du, sene 2004. Sanırım ilkinin canı çıkmıştı da 2009/2010 civarı ikincisini aldım. İkincisini yurtdışında tuvalette unutunca da bunu. 2 senedir kullanıyorum. 12 yılda 3 iyi bir rakam bence.

Yukaridaki arkadaslari goruyor ve arttiriyorum 16 yil icerisinde 3 kez telefon degistirdim..

ben 5 senedir samsung x660 diye bir şey kullanıyormuşum. (modelini bilmiyordum, bataryasını çıkarıp şimdi baktım). o sıralar benim telefonum yoktu, arkadaşım yurtdışına giderken bana vermişti bunu. benden önceki mazisini bilmiyorum ama 2005 çıkışlıymış. bataryasını lastikle tutturuyorum. artık tuşları da basmamaya başladı. dışarıda taş falan aranıyorum tuşlarına basmak için. eş-dosttan verelim diyenler oluyor ama gerek yok diyorum. yeni bir işe girersem alırım ama aileden çıkma falan. tuşlarının basmaması sıkıntı yaratır artık. telefonla ilişkim bu düzeyde.

benim de 13 senede 4 tane olmuş. 1'i evden çalınmıştı. 1'ini kırdım. diğeri de herhalde evdekilerle takasa gitmişti, tam hatırlamıyorum.

ölene kadar.
telefonum öldü, ekranı okunamayacak biçimde kırıldı, 6 ay falan oldu, halen kullanıyorum. mahalle baskısına direnebildiğim kadar da kullanıcam.

edit: akıllı telefonların çıkışından çok sonra aldım telefonumu, halen onu kullanıyorum. okulda asistanlar dersten 5 dk önce mail atma adeti geliştirmese daha da almazdım. benim aldığım esnada, çıkmasının üstünden iki yıl geçmiş eski bir modeldi bu arada.

30 yaşımdayım bugüne kadar 3 telefon kullandım.

ilk telefonum ngage idi. 7 sene filan kulladım.

sonra 5800 aldım ama teknoloji çok geçiş dönemindeydi. internete giremez oldum ram yetmedi bi 3 4 yıl onu kullandım. sonra 2012 idi sanırım note2 aldım. hala onu kullanıyorum. daha da 2 sene filan götürür gibi geliyor. belki seneye note7 çok ucuzlarsa alırım fiyat tatmin etmezse almam.

Ekim ayının ilk haftasında satışa çıkması bekleniyor diye bir söylenti var.

onu bilmiyorum ama satışa çıktığı ilk 30 ülke arasında TR olmaması çok şaşırttı beni. apple'cı olsam marka sadakatimi gözden geçirirdim :)

1 Visa In Other PassPort demek viopp. onun için endişe etmenie gerek yok.

2- demezler. geri döneceğinize ikna ederseniz demezler. o nedenle hep dönüş biletiniz yanınızda olsun

Ben ne zaman gitsem 2-3 hafta kalacağım diyorum. Ne dersem diyeyim 6 aylık damga vuruyor pasaporta. İkinci gittiğimde 2 hafta deyip 3 ay kadar kaldım. Sonraki girişlerimde "hayırdır birader sen ne ayaksın" demediler. Hatta en son gittiğimde sordukları tek soru "bu kez ne kadar kalacaksın?" oldu. 1 hafta dedim ve girdim.

muhtemelen delil olarak sayılmayacak. kapıya kamera koy ve "bu ev kamera ile 24 saat izlenmektedir." yaz. o caydırıcı olur mesela. yine yaparsa kayıtları sunarsın.

edit: want2die ile aynı şeyi düşünmüşüz.

güvenlik sebebiyle koyacağınız için delil niteliği taşır, ancak mesela gizli ses kaydı ile itiraf filan delil olarak sayılmıyor. yani illegal yollardan edinilen bilgiler delil yerine geçmiyor ama bu durumda illegal birşey yok. sen güvenlik kamerası kullanıyorsun.

bildigim butun kufurleri ettim kardes kadina. bizim de basimiza ayni senin dedigin gibi bisey geliyodu, bizim durumda kapinin onune toz biber dokuyodu amina kodugumun psikopati, kopekler koklasin diye. butun gun kopekleri kayit altinda tutuyordum cunku devamli havliyolar diye sikayet ediyordu. hayvanlarin giki bile cikmiyordu. polisi ararsa kaydim olsun diye hepsini arsivliyodum(sesten gote ceza girmesin)

gizli kamera hakkinda bilgim yok, want2dienin dedigini uygulayabilirsin de, tukurdu diye ceza alir mi, onu pek bilemiyorum. bizim durumumuzda bebegimiz dogunca geceleri agliyodu, odasini bizim denyo komsuyla duvari paylasan oda yapmistik, komsunun yatak odasinin yani yani, uc aya tasindi hahahaha.

Güvenlik kamerası onaylı ve resmi şekilde konursa kayıtlar kullanılabiliyor.

www.freemake.com

Onun yerine Hyundai Getz alsın. Panda biraz "küçük" ve trafikte çok ezerler.

arabadan anlamiyosan pazarlik yapma baska model icin. alirsiniz arizali sorunlu filan cikar sen israr ettin olur ondan sonra

bedava ve ekstra bir malzeme. alsın.

Hiç polemiğe girme al babacığım de sonra güle güle kullan

sana direkt model söylediyse ve 2. el olacaksa tanıdık birinden temiz bulmuştur. bu durumda başka bir marka için pek zorlamaya gerek yok özel bir isteğin yoksa.

alsın.

fiat panda gayet güzel bir araba. bulursan 4x4 olanını al.

bir yerlerde 4x4 fiat panda ile range rover'ın arazi performanslarını karşılaştıran bir video vardı, ara bul.

gayet kompakt, dayanıklı, ekonomik bir araba. içi ferah.

Hyundai alırsa bir de japon yapıştırıcısı alsın, en ufak kazada dökülüyor arabalar.

panda yerine getz öneren arkadaş iki aracın arasında boy olarak 20cm fark olduğunu bilmiyor sanırım. genişlik olarak da 2cm. yükseklikte ise panda az bir miktar daha yüksek.

yani pandayı trafikte ezecek adam hyundai getz gördüğünde kaçmaz.

babanın boynuna sarıl. hiç pazarlık yapma. şimdi sen arabadan hiç anlamıyorum dediğin için söylüyorum. sen babana "bıbıcığım fiesta ılılım litfin" diye gidersen baban da "hangi dagaloz akıl verdi benim kızıma" diye sinirlenebilir.

o yüzden "tişikkirler bıbıcığım" diye boynuna sarıl direkt.

hayvan boyutta d sınıfı arabam var istanbul içinde bir yere sığmıyor. ben de düşünüyorum bir panda dertsiz tasasız bir şey en azından.

bostancı sgk ya gittim park yeri bulamam diye minibüsle gittim geldim böyle küçük bir şey olsa ekstradan en azından gider gelirim, park sorunu manevra sorunu yok.

basond+1

mobildim yazamadım
bence babanız temizinden bi tane buldu kızıma alayım diye içinden geçirdi kaçırmamak adına o yüzden böyle sormuş olma ihtimali yüksek

Başka marka falan söyleyip hiç kafanı falan bulandırma al geç.
Ha unutma araba demek ayrı bir dert demek bunları da hesap et.
Giderleri trafiği vs sıkıntı yaratmaz dersen hemen ara aldın mı ne oldu diye sor babana.
Şimdiden hayırlı uğurlu olsun.

alsın +1

direk fiat panda diye sorduysa hiç uzatma. ucuza falan bulmuştur vardır bi bildiği. ama bana sorarsan porşeler çok iyi :d

boyutları itibariyle samsung'un galaxy S* mini serisinden biri.

eğer uygulama derdin yoksa her ne kadar sonu gelse de windows phonelar seni son derece memnun edecektir.

Iphone se

xaomi ye bir bak derim, direk satışı yok ama yurt dışından getirenler oluyor, fiyatı fena değil, pil vs. gidiyormuş baya (arkadaşın yorumu)

hocam samsung s5
öküz gibi telefon
main telefonunuzla aynı performansta

iPhone SE çok beğendiğim bir cihaz fakat fiyatı sebebiyle liste dışı.

700 liraya düzgün cihazlar varken, 3 katı para dökmek istemiyorum.

belediyeye haber ver. bir ihtimal onlar yardımcı olabilirler.

bence şöyle. o kedi gerçekten oradan inebilir. yani iniyor isterse. çok ağlar bağırır ama sonunda iner kendi. bence akşamı bekleyin. biz de geçenlerde itfaiye çağırdık. kedi çok korktu itfaiyeden kaçmak için kendi kendine ağaçtan indi, hatta en son attı kendini, saçma oldu yani. demek inebiliyormuş dedik biz de.
o nedenle bekleyin çok acıkınca filan el mahkum deneyecek.
ama baktınız inemiyor 24 saat geçti, o zaman arayın bu sizin göreviniz 24 saati geçti gelmeniz lazım yangından sonra gelin diye çemkirin, o zaman belki biraz zorlarsanız gelirler.

inmeye tesvik edebilirsiniz. hoşuna gidecek, kokusunu alabileceği yiyeceklerle mesela.

kesinlikle iner. ama hızlandırayım diyorsanız bakkaldan bir küçük ton balığı alıp ağacın dibine koyun.

Şehir-semt?

Facebook'taki Hayvan severler acil sayfasında paylaşırsanız birileri ilgilenir diye umuyorum.

Gelmeleri her zaman pek hayırlı olmayabiliyor, kendi insin bence de.

www.youtube.com

İner o, dala atlar yaprağa düşer ama iner. Biz bu krizi çok yaşadık, 2 aylık kedi kocaman bir çam ağacının ortasına kadar göz açıp kapayıncaya kadar çıktı, tutamadık. Beyi merdiven bulmaya gönderdiğim zaman biraz bağırdı etti, nereye basacağını bilemedi ama sonra alttaki bir dala göbekleme atladı, oradan da aşağıya. Atlıyorlar anlayacağınız.

Aynı zibidi 4 aylık olmayan haliyle dün yine ağaç tepesinde idi, bağırdı çağırdı ağladı yine kendisi indi. ''Nasıl çıktıysan öyle in.'' düşüncesi hakim bizim beyde, ben de ona ayak uyduruyorum.

Denmiş zaten ama kokusu cazip yiyecek güzel çözüm, bir de ben geçiş yapacağı dalın olduğu tarafta durup aşağıya inmesi için yol gösteriyordum, işe yarıyor size geliyor nihayetinde. Belki uzunca bir sopanın ucuna bir şey takıp yönlendirmeyi deneyebilirsiniz ağaç dallarında.

Kira farkı sorun değilse kesinlikle 1.

1. ev çok daha cazip.

zaten o parayı taksiye vericeksin 1. evi seç kafan rahat olsun.

1

0 olması dezavantaj. Bütün problemlerle siz uğraşacaksınız.

Aradaki fark sizin için önemli değilse kesinlikle 1.

1

tabi ki 1.
çöplük mü izleyecen terastan? zaten terası 2-3 ay anca kullanırsın. güney illerinde oturmadığını varsayıyorum.

Net 1.

2de bahsettiğin gibi bir evde eski erkek arkadaşım kalıyordu. Çevrenin boş olması, toplu taşımaya uzaklık, market vs. olmaması büyük sıkıntı yaratıyor. Ben alışverişini günlük yapan biri olarak özellikle marketlerin uzak olmasından dolayı baya sıkıntı çekmiştim. Bir sigara almak için bile çıkıp iki saat yürüyorsun. Hiç gerek yok. Sıfır bina da o kadar süper bi şey değil bence. İlk siz oturacağınız için olası sıkıntılar ilk size vurur, atıyorum kaloriferi doğru düzgün çalışmıyordur, banyonun giderinde sıkıntı vardır vs. uğraşır durursunuz.

Eve bi çıkamadın fraise :)

Kesinlikle 1. ev. Hayırlı olsun.

Buff, sorma. İlk defa tek başıma yapıyorum her şeyi. Ne zor işmis bu. Her şeyi ayrı dert.

Yarın da odaları hangi renk boyatalim diye sorarım :p

Yasadigin muhit cok onemli. O yuzden 1. UStelik 1. ev daha genis bir de. Kesinlikle 1.

Ev alirken alakasiz ya da onemsiz degiskenleri hesaba kattigi icin bircok insan mantiksiz karar verir. Bununla ilgili bir arastirma bile var Amerika'da. Sizde de o hataya dusme ihtimali varken siyirmissiniz ama hala akliniz yanlis taraflara kayiyor.

yatak odasını koyu renk boyatın. ben oturma odasında 3 yıldır gök mavisi kullanıyorum çok memnunum :D

kesinlikle birinci daha cazip.

buna küçük olması, güvenliğin ortada olmaması, yerinin sapa olması, manzarasının kötü oluşu falan dışında bir şey daha eklemek isterim.

çatı katı olan evler hep risklidir, çünkü ne olursa olsun bakım gerekiyor.
yeni bina da olsa, inşaat kalitesini bilemezsiniz, bir de çatı akmasıyla uğraşabilirsiniz.

bizim üst kattaki çatının bakımı düzenli yapılmasına rağmen, aşırı fırtınalı falan havalarda şıp şıp damladığı oluyor.

o yüzden çatı işi biraz netamelidir genelde.

bir de, teras falan ne kadar cazip olsa da, genelde güzel bir balkon daha keyifli olabiliyor.
bizim üstte teras var, alttaki balkonda oturuyoruz mesela.
balkon büyük olduktan sonra hiç sorun yok.

çünkü terasa çıkınca ortadasın, herkes her şeyini görüyor.
(gerçi bi mimariyle de ilgili bir şey, ama hayal ettiğiniz gibi de olmayabilir demek istedim.)

bir de, yine yeni bina olduğu için bilemeyiz, terasın giderinde sorun varsa, yağmurlu havalarda yanarsın.
giderinde sorun olmasa bile, bazen tıkanıyor falan, illaki bir sorun oluyor.

yani çatı ve teras sakatlık riski barındırıyor her zaman.

Demişler ama 1, çatı katı dubleks yazın sıcak kışın soğuk olur; bir de yeni ise daha rutubeti filan beli olmaz hepsi kışın ortaya çıkar. Akarı kokarı olmayan eve çıkın.

Fraise sor sor güzel oluyo böyle, yeni baştan ev kuruyomuş gibi hissediyorum ben de sen sordukça :)

Hayırlı olsun şimdiden, güzel bi yuvanız olsun.

kesinlikle +1

dubleksi çatı katını ısıtmak zordur, genelde mutlaka bir yerinden sorun verir sizden önce oturmuşlar olsa neyse ama zaten yeni binayı da ısıtması zor her türlü 1 daha iyi.

Aylarca ev aramaktan emlakçıya dönüştüm, bana güvenebilirsin, 1 diyorum.

Hayırlı olsun.

dubleksten uzak durun bence

1 den 1 banko

sormana bile gerek yok tabiki 1

herkesin de dediği gibi çok net 1.
her şeyi geçtim çatı dublekslerinin bir çoğunun ısınması ayrı soğutması ayrı derttir.

ayrıca 2. sitede çok az insan oturuyor demişsiniz. bu da sitenin geleceği açısından muallak. beklediğiniz hizmetler oturum tamamlanmazsa gerçekleşmeyebilir.

1.
net.

çatı alınmaz

İlk kez tum duyuruyu bu kadar hem fikir gördüm, sonuç itibariyle sizi dinledik; 1. evin anahtarlarını aldık bugün.

Buff'a söylediğim gibi 'evi hangi renge boyasak? Duvar kağıdı yaptırsak mi? Mobilyayı ne renk almalı?' tarzı sorularıma hazır olun. Hepinize teşekkür ederim :)

360p kalitesi ekranla degil, video kalitesi ile ilgili biliyorsun degil mi? Yani benim tabletim var hd cozunurlugu de yok, film kaliteli ise hic de kotu goruntu yok.

Sana tavsiyem 1680x1050 cozunurluklu dvi girisli ikinci el bir sey bakman. 22" leri bile en son 100 liraya falan dusmustu, film icin hic ekrana para gomme.

Not:2. El tabi ki.

denizgonen +1

piyasada en rahat bulabileceğin modeller 21,5'' 1920x1080 monitörler. Hiç öyle IPS falan işine bulaşma. AOC, Siemens, HP, Acer falan bu markaların 1080p monitörleri fazlasıyla iş görür.

dikkat etmen gereken en önemli özellik bilgisayarında HDMI çıkışı varsa HDMI girişli bir monitör almak. Aksi halde VGA kablosu kullanmak zorunda kalırsın ve istediğin verimi alamazsın.

bence ips al, farkını göreceksin. Muhteşem bir görüntüsü var. 23 inç AOC marka 600 civarı bişeye almıştım ben.

@denizgonen

hocam nerede 100 lira baktım göremedim.

@himmet dayi hdmi olunca fiyat farkı çok oluyor ama bakacağım hocam sağolun.

@safepassage 600 aşar hocam bizi üstüne 300 daha koyup 40 inç tv alırım :/

300 daha koyabiliyorsan al tabi :) %50 den bahsediyorsun. Bu gibi durumlarda "ulen bi kere alıyorum yaav kaç sene gidecek" diye düşünmek lazım ama maddi durumu da zorlamamak lazım tabi.

2. küçücük ekranda yüksek çözünürlüğün hele de düşük performanslı bi ekran kartıyla anlamı yok. şarj süresini ekran çözünürlüğü tabii ki etkiler.

@washe a katılmayarak 1.
küçücük ekran dediğiniz laptop demiş arkadaş cep telefonu değil ya.
ben laptopumda bazen hd'den bile rahatsız olup full hd kalitesine çeviriyorum görüntüleri.

oyun oynamaya yetmeyecek güçte bir ekran kartı için düşük çözünürlük tercih edilmez. 1080p ile 1366x768 arasında ciddi fark var. 1'i tercih ederdim.

daha yüksek çözünürlük demek daha çok işlem gücü gerektirmek gerek ve elimizde de vasat civarı bi alet var. ssd si olmayan bilgisayarlardan dahi uzak durmaya çalışan bi insan olarak ben 2 diyorum hala. herkesin kendi tercihi tabiikisi de.

@washe ssd ve ram konusunda gayet iyi aletler. sadece ekran farkı var

1. Seçenek

e ikinci ile birincinin ekran kartı farklı değilse full hd al o zaman neden düşünüyorsun ki?

dahili ekran kartları genelde çok tırt olduğu için tercih etmezdim ama ikincisi de çok kötüyse al full hd gitsin.

@bohr aslında aklımı karıştıran şey, ikisi arasında görüntü olarak çok fark hissedemezsiniz diyen satıcılar. bir de tabi harici ekran kartı olmayınca ram'den çok yer mi, şarj, fiyat aynıyken ekran kartsız alınır mı gibi sorular var

belki ekran kartı slotu vardır. bir bak ona. ama ramden yeme gibi bir durum olur mu bilmiyorum en kötü ram eklersin ya.

@bohr bugün sordum ekran kartı slotu yokmuş

kararsız kaldım ya, ekran kartı mı full hd mi :/

Tempo kullananlara olta mı atıyorsun? Ceza geldi bi ton kullanıcıya bilgin yok mu? Kendi hesabını kredi kartını kullanmanı önermem.

şunlar apple yetkili servisleri: i.hizliresim.com

yardımcı olacaklardır.

bu modellerin ram kapasitesi max 8gb diye biliyorum, ssdyi bilemeyecem

max ram 16gb olmasi lazim o modelde. ssd de takilabilir. hatta ssd taksan iyi olur. ram gerekli mi emin degilim. 8gb cogu gunluk kullaniciya fazla bile

kendin yapmak istersen youtube'da videolari var. nasil ssd klonlanir ogrenebilirsin. ya da istersen sistemi sifirdan da kurabilirsin.

zooqle.com

izlediğin dizileri bu sitedeki profiline ekleyip diziler çıktığı gibi sitenin anasayfasında görebilirsin.

eztv.ag

isohunt.to

hiç sanmıyorum.

içecekseniz illaki soda alın içine limon filan sıkın. ama meyveli olan işlenmiş her ürün zehir kadar zararlı.

en sağlıklı şey su.

inişdibi - sade soda + limon

kınık ve kızılay'ın meyveli sodaları tatlıyı bırak acımsar bir tada sahip.

aradığınız şey kesinlikle freşa, uludağ, sırma, karlıtepe değil.

soda mı ?
maden suyu olmasın o?

feel the blanks +1 ama inişdibi dediği zaten freşa'nın bi modeli.

scontent.cdninstagram.com

Sırma apfelschorle şekersiz.

200ml şişe maden suyunu büyükçe bir bardağa boşaltıyoruz, üzerine de 50ml kadar vişne içeceği ekliyoruz. Minimum şekerli meyveli sodamızı bu şekilde kendimiz yapıyoruz.

Başlangıç hikayesi bana çok benziyor. Anadolu lisesi, ingilizce kursu C1 seviye falan aynı ben. Peki bende ne oldu?

Kurs bittikten sonra baktım hala doğru dürüst konuşamıyorum. Yabancı müşterilerle toplantı olduğunda tek başıma girmeye korkuyordum falan. Sonra yaklaşık 6 ay iş gereği ABD'ye gittim. İlk gittiğimde çok tırsıyordum "ya konuşamazsam, ya anlamazlarsa" gibisinden. İlk 1-2 hafta da zorluk çektim açıkçası. Özellikle karşı taraf dilinizin iyi olmadığını bilmiyorsa ne dediğini pek anlamıyorsunuz. Sırf bu tedirginlik yüzünden başlarda bildiğim yerlerden yemek yiyeyim, zorlanmayayım dedim ve ilk olarak macdonald's'a gittim. Kasadaki çalışanla olan diyalogu yazıyorum:

- Hello, can i have a big mac meal please.
- For here, to go? (oldukça hızlı bir şekilde söyledi.)
- Sorry?
- For here, to go? (yavaş bir şekilde.)
- Sorry again. I couldn't understand.
- Will you eat here? (eliyle masaları gösterdi)
- Yes. :D

Bunu neden anlattım? 1) Öylesine 2) Kurslarda vs. öğrettikleri ingilizce ile gerçek hayattaki ingilizce arasında dağlar kadar fark var. Konuşma dilini öğretmiyorlar maalesef. O yüzden hem anlamakta hem de akıcı konuşmakta zorluk çekiyor insan.

Şunu da söyleyeyim. Şimdi de akıcı ingilizce konuşamıyorum çok fazla. Ama artık toplantılara tek başıma rahatlıkla girebiliyorum. İngilizce yazışmalarda hiç sorun yaşamıyorum. İngilizce yazı vs. okurken zorlanmıyorum. Dizileri hala altyazılı izliyorum ama. Suits'i altyazıyla izlerken bile anlamıyorum bazen çünkü. Hem çok hızlı hem de çok kurumsal bir dil konuşuluyor o dizide. Ama mesela how i met your mother'ı altyazısız izlediğimde her şeyi anlayabiliyorum.

Amma uzattım haa. Böyle işte.

Takılma nasıl gerçekleşiyor bunu anlamak gerek. Kelimeyi bilmediğiniz için mi cümleyi anlamıyorsunuz yoksa cümle yapısını mı anlamıyorsunuz? Eğer kelime bilginiz eksikse bir sözlük edinerek eksiklerinizi kapatabilirsiniz. Cümle yapılarını anlamıyorsanız bilindik bir romanı Türkçe ve İngilizce karşılaştırmalı olarak okuyabilirsiniz. Olay biraz Türkçe düşünmekle de ilgili. İş hayatında ya da başka bir şey için zorunlu olarak kullanmadığınız sürece bunu aşmak zor.

Altyapı itibariyle benziyoruz sanırım; üniversitede İngiliz Edebiyatı okudum ben sadece.

Söylemek istediğim şey şu ki, temel olarak öğrenmeniz gereken şeyleri zaten lisede ya da daha öncesinde öğreniyorsunuz ki C1 seviyesi hiç fena değildir.

6 senedir ingilizce öğretiyorum insanlara, ve sürekli "illa yurtdışına gitmem gerekli mi?" sorusuyla karşılaşıyorum.

96 yds puanım var, Amerikalı arkadaşlarım da son derece akıcı konuştuğumu söyler, iyi yazarım, senelerdir de Listening/Speaking dersi veriyorum ve hiç yurtdışına çıkmadım. Hep iyiydi İngilizcem.

Off-topic ola ola anlatmaya çalıştığım şey, ikinci dil gelişiminde önemli olan şey exposure. Dizi mi izlersiniz, okur musunuz ne yapmak istersiniz bilemem ama illa Amerika'ya gitmeniz gerekmiyor. Burada da gayet öğreniliyor bu zıkkım. Arsız olun lütfen. Bu gözler "fairy boat" yazan native speaker gördü; sizi mi anlayamacaklar cümle sırasını karıştırdınız diye?

Elbette ne konuda eksiğiniz var buradan bilme şansım yok; ancak ilk bakışta bana özgüven eksikliği gibi geldi.

Okuyacağınız şeyin İngilizce olanını almaktan imtina etmeyin. Hatta ebook okuyorsanız şahane sözlük uygulamaları built-in geliyor ki son derece faydalıdır. Müzik dinlerken, film izlerken altyazı kullanmamak için de kasmayın. Doğal bir gelişim süreci var ve illa anlamak, her kelimeyi anlamak için kastıkça tatsız bir hal alıyor. Keyifle yapıyorsanız, sıkıntı vermiyor insana.

Konuşma özelindeyse, yardırın. Kendi kendinize konuşun. Fırsat bulunca da konuşun gitsin. Bilmediğiniz o kelimeyi illa o kelimeyle anlatmak zorunda değilsiniz.

hocam seninle aynı durumdayım ve biraz da yabancı dil mezunu olduğum için bunu çok kafama takıyorum. aslında kötü hissetmek için hiçbir sebebim yok çünkü benimle aynı eğitimi alan kişilerin %90'ından daha iyi konuştuğumdan eminim. yaşıtlarım alfabeyi öğrenirken ben internette sürtüp tanıştığım yabancılara "i know a guy who knows a guy cümlesinde who ne demek" diye sora sora relative clause'u öğrenmiştim tehey. sadece, tıpkı senin gibi, o "zirve"ye bir türlü ulaşamıyorum. ingilizce espri yaparım, lisede şiir bile yazmıştım (tabii ki efsane bi şey değildi ama devrik cümleli falan hem gramer kurallarına uyan hem de çok tırt olmayan bi şeydi yani, yapabiliyodum öyle itlikler), herhangi bi konuda sana sayfalarca ne istediğimi açıkça ifade ettiğim yazı yazayım ama yok anasını satayım o "tamam ben bu işin ustasıyım" dediğim nokta gelmiyor.

benim 10-12 sene kanada'da yaşayan bir tanıdığım, "ben bile ingilizceyi bilmiyorum ki sana noluyo" diyodu. o zamanlar, "dil öğrenmek bir süreçtir, hiçbir dili asla tamamen öğrenemeyiz" düşüncesini de dikkate alarak, kendime pek yüklenmiyodum ama daha sonra bu tanıdığımın ciddiye alınmaması gereken biri olduğunu fark ederek yine zirve arayışlarına başladım. gün içinde internette çok takılırım. sayfaya vuracak olursak, hiç abartmıyorum günde en az 6-7 a4 sayfası uzunluğunda yazı yazıyor, 20-25 sayfa da okuyorumdur. zika virüsünden tut kış savaşına kadar, canım sıkıldıkça açıp okuyorum. şu an normal şartlar altında üniversitede dördüncü sınıfta olmam lazım. ilkokul 4'ten beri ingilizce eğitimi alıyorum.

YOK. hala yetersiz geliyor. "mükemmel olduğun için öyledir bi tanem :))" deyip kendimi salmak istemiyorum çünkü dil iki gün konuşmayınca unuttuğun bi şey ama ben bunun ötesine geçebileceğime olan inancımı da kaybetmeye başladım açıkçası. sanırım senin ne demek istediğini çok iyi anlıyorum ama olduğum yerde kendimi yumruklayıp kendi seviyemi anlatmaktan başka hiçbir şey gelmiyor elimden maalesef. gerçekten benim beklentim mi yüksek yoksa salak mıyım emin olamıyorum. en kötü kısmı da bu. bir ingiliz benimle iki saat sohbet etse, yazdıklarımı okusa, dese ki "sen bu işi bitirmişsin cheeky cunt" ben "are you cola" seviyesinde olsam bile rahatlıcam ama şu an bi kelimeyi bilemesem "hmm demek ki gerizekalıyım" tribine giriyorum.

ingilizce için işler mi bilmiyorum çünkü pek ingilizce kitap okumadım ama benzer durumları türkçede de yaşadığım zaman kitap okumanın çok faydasını gördüm. şöyle söyleyeyim, bir süredir kitap okumuyorum ve gün içinde çok fazla kelimeyi unuttuğumu fark ettim. habire "şey" diyorum. şey yok mu, şeyi versene... sürekli. iki gün kitap okusam biliyorum ki mamafihler, bilhassalar, zigonlar, tıknazlar havada uçuşacak. bu anlamda eğer okumuyorsan bol bol ingilizce roman okumanı önerebilirim ama bu noktada şöyle bir sorun oluşuyor: biz o romandaki kelimeleri türkçedekiler kadar "alabilmiş" değiliz. sanırım 8-10 sene ingilizce konuşulan bir ülkede yaşamadığımız sürece, olamayacağız da. yani bir milyon kez de okusak, bir milyon kez de söylesek o "fuckin cunt" bizim zihnimize "anasını avradını sktimin" olarak yerleşemeyecek.

benim bu kadar kafa patlatırken tek umudum şu: diyorum ki, dil konusunda bu kadar hassas olmaya ve kafamı buna patlatmaya devam edersem, belki bir gün hem türkçede hem ingilizcede muhteşem işler çıkarabilirim. hani 30 sene bununla uğraşırım ama sonunda bi roman yazarım mesela, 100 sene sonra "vay amk ne biçim yazmış şerefsiz" derler. bana şu an ak sakallı dede gelip dese "oğlum gafan çalışmıyo işte anca bu kadar oluyo, 15-20 sene sonra da 'anderlecht banko 1 hocam' diyen vasat, belki dandik çevrelerde belki birazcık vasat üstü sayılacak bir adam olacaksın" üzerimden yük kalkar, beyni de komple ameliyatla aldırır işime bakarım oh mis.

kusura bakma işine yarayabilecek bir cevap vermektense "ayh ingilizcem süper ama ben daha süper olduğum için yetmiyor :S :S" tribi yaptım ama böyle bir duyuru görünce kendimi tutamadım. gidip başka yerde anlatılabilecek bi mevzu değil çünkü bu. zaten fırsat kolluyo anam, gidip "anne ingilizce seviyem benim canımı sıkıyor. istediğim her şeyi yapabiliyorum ama sanki ötesi de varmış, kendimi sınırlandırıyomuşum da kandırıyomuşum gibi geliyo" desem ertesi gün tımarhanede uyanırım.

"queen kendini bi şekilde kurtarır yavrum allah sizi kurtarsın"

annem

@dissendium bazen kelimeyi bilmediğim oluyor evet ama bazen öyle cümleler görüyorum ki gramer yapısını da, kelime kelime anlamlarını da bilsem cümleyi anlayamıyorum. ama kelime eksiğim de var evet. yalnız burada sorun şu, bu kelime eksiğini disiplinli bir şekilde çalışarak da kapatamıyorum. kendime uygun öğrenme metodunu bulamıyorum.

konuşmaya gelirsek, bir anımı anlatayım. "dıdısının dıdısı" bir amerikalı tanıdığımız bize gelmişti ve tv'de balık fiyatlarıyla ilgili bir haber vardı. amerikalı, haber neyle alakalı diye sorunca, pahalı anlamına gelen expensive kelimesi bir türlü aklıma gelmedi. şimdi bu durumda ne dersin, başka bir yolla anlat. ama orada bir insanın karşısında, o senin suratına melül melül bakarken ona konsantre olamıyorsun. orada o kelimeyi de, o kelimeyi başka türlü nasıl anlatacağını da düşünemiyorsun. yani benim açımdan böyle gelişiyor işler.

@himmet dayi ve offred, anılar ve öneriler için teşekkürler. gece gece bu kadar uzun cevaplar beklemiyordum, sağolun :)
@offred, e-book okuyorum aslında hatta en son harry potter'ın son çıkan tiyatro metnini okudum ve neredeyse hiçbir zorluk çekmedim. anlamadığım kelimeler olunca tümevarım yaptım mesela. ama normalde çabuk bıkan bir insanım. üst üste iki cümle anlamayınca ilgim dağılıyor ve bırakıyorum. harry potter serisi biraz da hayranı olduğum bir seri olduğundan onu okuyabildim mesela.

@himmet dayi, ben suits'i amerikanların da anlayabildiğini düşünmüyorum. onlar da ayrıntılara takılmadan takip ediyordur. tek fark, onlar kelime anlamlarını biliyor. ama onlar da senin gibi neyden bahsettiğini anlamıyor. fringe'de de öyle bu. orada senin bi eksiğin yok bence.

@der meister, kardeşim seninle bırak bu konuyu genel olarak bayağı benziyoruz. ayrıca başkalarının hikayelerini dinlemek bana her zaman zevk vermiştir, kötü düşünmedim yani. ayrıca kendim gibilerini görmek zaten içimi ferahlattı. sen beni anlıyorsun, ben de seni gayet iyi anlıyorum. zaten ulu'dan da hatırlıyorum seni :D
internette çok vakit geçirme ve konudan konuya atlayarak okuma konusunda da birebir aynıyız.
ingilizceye gelirsek. biz şu an şöyle bir yerdeyiz. 0-10 arası bir skalada 0'dan 9'a çıktık iyi kötü. yalnız 9'dan 10'a çıkmak için harcayacağımız enerjiyi, 0'dan 9'a çıkarken harcadığımızdan az görüyoruz. yani diyoruz ki, ben 9 basamak ilerlerken böyle böyle uğraştım, şimdi şu kadar uğraşsam olması lazım. ama olmayınca da küsüyoruz ve zorlamıyoruz. belki de 9'dan 10'a çıkmak bizim bugüne kadar hayal edemediğimiz bir enerji gerektiriyordur. tabi bu benim için geçerli olup senin için bir safsata da olabilir.

duyuru linkini attım, silmeyin.

ö.m atıldı...

Aralarında ölüm süresi olarak 1 yıl var, fark bu yani.

3d touch ve 2 gb ram.

bu farklar çok önemli.

aradaki fiyat farkına değecek kadar fark yok bence. bu arada 6S'in 32 GB'lık yeni versiyonları çıktı. apple.com'da 2750 lira olarak satılıyor.

En temel farklar M9 hareket sensörü, 3D touch screen, yeni nesil işlemci. Bunun dışında çok fark yok.

6-6s-7 arasında çok büyük farklar yok. yeni cihaz alacak adam 7 alabilir ancak 6'dan 6s'e 6s'den de 7'ye geçmenin pek bir mantığı yok. 7'de su geçirmezlik özelliği geldi ancak apple su teması olan telefonların garanti kapsamında olmayacağını açıkladı. öyle ilginç işte :)

16gb 6s alacağıma 32 veya 64gb 6 alırdım.
atla deve farkları yok.

sadece 3d touch ve 2 gb ram değil.

6s in işlemcisi de kamerası da pil ömrü de 6'ya göre çok daha iyi.

halihazırda 6 kullanan birisinin 6s ya da 7 ye geçmesi bence de gereksiz ama yeni telefon alacak olsam 7 alırdım ben onu da tabii ki yurt dışından. türkiyeden iphone alınmaz.

Evet. Arkadasim birkac ay once gitti.

turist vizesinde giriş-çıkış arası maksimum 6 ay oluyor. 6 aydan kısa sürecekse ya da 6 ay sonra çık-gir yapacaksanız sorun olmaz.

mümkün ama bir dahaki girişinde girişteki gümrük memuru seni içeri almaz geri postalar. çünkü turist vizesini alırken konsoloslukta tatil için gidicem 1-2 haftalığına dersin. 6 ay kalıcam dil kursuna gidicem dersen turist vizesi alamazsın. hadi vizen var diyelim önceden. amerikaya uçtun ordaki gümrük polislerine 6 ay dil kursuna gidicem dersen geri gönderirler f1 vizesi al öyle gel derler. hadi 1-2 hafta new yorku gezicem dedin girdin içeri. sonra girip 6 ay kursa gittin ve türkiyeye döndün. bir daha amerikaya girişinde o polisler sokmaz seni içeri. vizeni iptal edebilirler. turist vizesi adı üstünde turistik seyahatler içindir maksimum 1-1.5 ay kalıp ülkene dönmen beklenir. senede 6 ay amerikada kalma hakkı tanır sana ama tek seferde olmaz, yani senin açından diğer girişinde sorun yaratır. ama zaten bir daha gitmem amerikaya, 6 ay bi kursa gidip geleyim diyosan git tabi.

@eski solcu,

hocam gidip 4-5 ay kalan hiç mi tatilci olmuyor? ne bileyim adam yıllarca para biriktirmiştir, işini bırakmıştır, 6 ay boyunca abd'yi arabayla gezmek gibi bir planı vardır? bu durumda ne yapıyolar, yine "sen gelme ulan ayı" diyolar mı? benim duyduğum hep abd'nin vizeyi verdikten sonra çok esnek olduğu yönündeydi ama kendi deneyimim yok, bilmiyorum.

vize süresi konusunda öyle. turist vizesine başvur onaylandığı anda 10 senelik vizen pasaportuna işleniyor. ama parasız pulsuz göçmen de istemiyorlar bir yandan. yani turist vizesiyle gez takıl sonra ülkene dön manası bu. senin turist vizesiyle 10 sene boyunca abdde kaçak olarak çalışarak yaşamana da bir şekilde engel olunması isteniyor. illaki tekrar giremezsin diye bir kaide yok 2 defa alırlar 3.de almazlar. sıkıntı çıkarırlar sen uzun kaldıkça.

@ eski solcu

hocam çok alakasız olmuş, kesinlikle dediğin gibi bir konu yok. çok yakın 2 arkadaşım yılın 4 5 ayını amerikada geçiriyorlar ve bunu 6 7 senedir yapıyorlar en ufak sorunla da karşılaşmadılar. sana 6 ay kalma hakkı tanıyor o süreti geçirmediğin sürece sorun yok, hatta bir kere 6 ay da çıkış yapmadan içerde uzattı vizesini.

kısacası çok rahat gidip dil kursunu alıp dönebilirsin.

Dil kursu icin F1 öneririm ama Yukarda yazılanlara katılmıyorum. En son gidişimde 5 ay kaldım. Turist vizem ile. Sorduklarında da 5 ay kalacam. Planlarım bunlar. Arkadaşımda kalacam vs dedim tamam dediler

Gazına gelme burda arkadaşım kalıyor falan diyeblerin. 6 ay sürekli kalmana izin vermezler çok net söylüyorum. 4-5 ay dediği 2-3 aydır. Arada çıkış giriş yapılınca bir şekilde kalırsın. 6 ay kaldın, girerkeb 6 aylık planını da bir şekilde söyledin (dil okuluna gidicem dersen içeri sokmazlar turist vizesiyle ayrıca) o seferlik 6 ay kaldın diyelim. Aynı planla tekrar 6 ay kalıcam dediğinde yokuş yaparlar almazlar 2 ay izin verirler çıkıp trye gelirsin birkaç ay ara vermeden yine gidemezsin. Yani 6şar sürekli abddde yaşamana izin verilmez. Dene istersen, ama tecrübeli arkadaşlara da danışabilir usa-turk.com'da

arkadasim direk onumde ornekleri var iki kisi, bildigin adamlar 4 5 ay kaliyor yahu. veriyim telefon numaralarini konusun hayret bisey ya. ya kanadaya meksikaya giris cikis yapip kalmayi surdurenler var hayret bisey. herkes bilmeden kafasina gore konusuyor. adam sana zaten kursa mi geliyorsun diye sormuyor ki ? turistik vizen var gezmeye geldim diyorsun giriyorsun iceri. kurs isini neden karistiriyorsun

Duyuru sahibi arkadaşım, sen oscar'ın dediği gibi yap. Ben sadece yaşanacakları söyledim gerisi sana kalmış. 6 ay dil okuluna gidebilmek için F1 vizesi kasanlar gerizekalı zaten. Turist vizesi al devam et.

hocam, dogrusu tabii f1 vizesi almak bunu kim inkar edebilir ;) ama sen amerikaya gidip dil okuluna yazilip 6 ay gecirmesen en ufak sorun yasamazsin. millet gidip 3 4 ay kalip cocuk doguruyor ve turist vizesiyle giris yapiyorlar gezmeye geldim diip cocuk doguruyorlar.

ggm.gtb.gov.tr

Telefon 1 adet

Çok getirirsin.
Geçen gelişimde üstümde 3 iphone ile geçtim.
Girişte gümrük görevlisi çevirmediği sürece sorun yok.
Ben geçerken makara yapıyorlardı.
2 senede 1 adet telefon kaydedebilirsin.

telefon sayısı biraz şansa kalmış. ben 2 tane cebimde 2 tane kapalı kutusunda 4 telefon ile gelmiştim. arkadaş 5 kapalı kutuda iphone getirmişti. sorun olmadı ikimizde de. getirdiğin cihazlardan sadece 1 IMEI numarasını pasaportuna kaydedebilirsin.

2 yılda 1 cihaz kaydetme hakkın var.

kardesim gecen hafta gelirken 2 tane telefona turkiye gumrugunde problem cikarmislar. 2 saat laf anlatmis hediye getirdim diye. (ki gercekten oyle). mevzuatta 2 diye biliyormus ama kadin acmis gostermis 1 tane diye.

velhasili, durdurmazlarsa elbette istedigin kadar gecirirsin ama durdururlarsa sorun cikartiyorlar. eger satmak amaciyla degilse, kutusundan cikarip oyle getirin.

Skype $6
Mozy $10
DigitalOcean $10
Vultr $10
fonts.com $10
Google Drive $2

amazon prime, hem stream müzik hem stream film dizi, bir de shipping bedava. miss gibi.

rapidshare

Spotify
Psn+
Zenmate
Lastpass
Malwarebytes
Netflix
FitStar

Spotify

@kurnaz, amazon prime türkiye'den de erişilebilir mi peki? servisler tr'ye de açık mı? free shipping mesela.

@little

hayır lokal o servisler. hatta alman amazonundaki prime'ı ingiltere bile kullanamıyorsun.

keza film ve diziyi de ülke dışında seyredemiyorsun.

ama güzel bir sistemleri var. tatile gideceksen yurtdışına açıyorsun bir özelliği film ve dizileri bir kere indirtip izlettiriyor. izlemezsende 1 ayda siliyor otomatik.

WinRAR

Neyse şakaydı. Skype 5$

@lim5, winrar gülümsetti :)

Lim5+1. WinRAR.
Benden önce davranmış :')

spotify'ı bi ben kullanmıyorum galiba :/

Spotify

Spotify
Netflix
Icloud
Arkadasla ortaklasa amazon prime

Apple Music ₺10/ay

ben winrara para verdim eve plaket yollayıp, şirkete ortak yaptılar :D

hornet

vpn ve seedbox

apple music = 10 tl (5tl sini enpara geri ödüyor)
apple cloud 50gb = yanlış hatırlamıyorsam 3tl de bu. (1.5 tl sini enpara geri ödüyor)

aylık toplam 6.5 tl ödüyormuşum.

spotify
netflix
aws
icloud
World of warcraft (sayilir mi bilemedim, aylik para oduyoruz sonucta)

netflix
spotify
pia vpn
dropbox pro
ea access
woorank

amazon prime

not: türkiye'de ikamet etmiyorum

Yalnızca Playstation Plus kullanıyorum.
Zalim Sony! Pralı yaptı online oyunculuğu.

arkadaşlar,
güncelleme yaptıktan sonra general -> settings -> reset -> reset network settings yapın.
2 - 3 gün (Evet mobil olarak facebook ıvır zıvır kullanmıyorum) ama çok telefon konuşması yapıyorum ve gayet 9.3.3 ile aynı. eğer güvenlik istiyorsan yap.

Abi bu minör güncellemeler işletim sisteminin çok küçük bölümlerinde değişiklik yapan, bazı açıkları kapatan, güvenliği artıran değişiklikler. Bunun performans ile batarya ile hiçbir alakası yok. 9'dan 10'a geçerken sorarsanız anlarım da bu kadar basit güncellemeleri yapmamak için hiçbir sebep yok. Güvenlik açıklarını kapattığı için yapılması gerekli.

ya batarya performansı normalden leşe nasıl düşebilir gerçekten algılayamıyorum. 10 saat giden batarya 9 saat 50 dakika gider en kötü ihtimalle o da işlemciyi çok yoran birtakım değişiklikler geldiğinden falan olur muhtemelen.

leş derken 10 saat gidiyordu da 8 saate mi düştü?

sanki adamlar bataryayı çıkarıp başka batarya takıyor. valla anlamak güç sizi.

Böyle durumlar için sanal kredi kartı oluşturup limitini kafanıza göre ayarlayabilirsiniz. Örneğin ben trafik sigortasını yaptırmak için kartın tüm bilgilerini telefondan söylemek durumundaydım. sanal kart limitini 500 tl yapıp öyle söyledim. işlem bitince de limiti 0,01 tl yapıyorum.

Bayram haftasına özel bir durum değil maalesef. Senelik izinlerde izin Cuma günü bitince işbaşı tarihine bakılıyor. Cumartesi günü de teorik olarak çalışma günü sayıldığından senelik izinden cumartesiyi de düşüyorlar. Bazı firmalar böyle yapıyor. Yapmayanlar da var.

şimdi öncelikle, 1 saat yemek molan olduğunu hesaplarsak günlük çalışma saatin 9 haftalık da 45. 45 zaten yasal çalışma saati. bu durumda cumartesi çalışma gününden sayan şirket olmaması lazım. eğer günlük çalışma saatin 8 olsa idi kabul edilebilir bir durumda ama bu haliyle kesinlikle itiraz etmeniz lazım. aynen bu şekilde de açıklama yapın hep beraber. izinleri eritmek için çakallık peşinde koşmuşlar.

@freya

Dostum öyle değil o işler. iş kanunu Cumartesi günü çalışma olup olmadığına bakmaksızın iş günüdür diyor. Yani senelik izinden düşülür. İtiraz edince önünde iş kanununu fırlatırlarsa dumur olursun.

"4857 İş Kanununun 46. maddesinin gerekçesinde de “madde metninden, çalışılmadığı halde iş sürelerinden sayılan hallerle ilgili üçüncü fıkranın (a) bendinde yeni getirilen iş süreleri sistemine göre cumartesi günleri çalışılıp çalışılmadığına bakılmaksızın işgünü sayıldığından ve cumartesi günü yarım gün çalışılmasının da artık bir anlamı olmadığından, cumartesi gününe ilişkin cümle çıkarılmıştır” ifadesi yer almaktadır.

Buna göre, cumartesi çalışılıp çalışılmadığının bir önemi olmaksızın, işgünü sayılmaktadır. 6. gün olarak çalışılmayan, ancak hafta tatili olmayan ve mevzuata göre iş günü sayılan cumartesi günü, yıllık ücretli izin süresinden sayılmaktadır."

@himmet, yanlışın var. Sorudaki son kısma dikkat et.
cuma günü gelip 9 saat mi çalışacağım? E madem cumartesi benim iş günüm, hafta içi neden 9 saat çalışıyorum?

@himmet dayi kesinlikle haklısın ama yaptıkları da insafsızlık, zorla izin + cumartesiyi düşme şirketin hakkı olsa bile yapmaması gereken bir durum, zaten sgkya şikayet edin yasal değil demedim. direkt olarak yönetime itiraz edin dedim :(

@freya

katılıyorum. yapılan haksızlık değil ama insafsızlık. koca sene de 2 hafta iznimiz var onu da çok görüyorlar.

iPhone 6s 16GB Space Gray

Yunanistan'da 795 €
Danimarka'da 4.899 kron, yani 657 €

yunanistanda 795 euro değildir. yanlışınız var.

Doğrusu ne o zaman?

Bak bu Yunanistan'daki apple yetkili satıcısı (apple.com/gr buraya yönlendiriyor): www.isquare.gr

Bu da Vodafone Yunanistan: www.vodafone.gr

Vodafone Red'li isen 597,25 €, değilsen 795,99 €

6s'lerin 16gb versiyonu kalktı. 32gb'lık versiyonu geldi ve fiyatları da düştü iphone 7'nin çıkmasıyla. büyük ihtimal fiyatlarını güncellememişler. apple store'lar anında güncelledi. danimarkanın da bu yüzden güncel fiyatını görüyorsunuz ama yüksek. normalde yunanistanda daha düşük.

Danimarka'da var mıdır bilmiyorum, Yunanistan'dan alacağınız cihazda tax free kapsamında 80€ civarında parayı geri alacaksınız.

en pahalı iphone türkiyede satılacakmış. her şekilde karda olursun diyorum ben.

karda olursun +1

Türkiye'de muhtemelen son %8'lik artıştan sonra en az 3499 tl olarak satışa çıkacaktır. ABD'de ise standart 649 + vergi = 707 dolara gelir.

Ancak 17'sinde alman kolay olmayabilir. Lansmanı yapıldıktan hemen sonra satışa çıkmıyor maalesef. Bir de apple store'lara gelmesi de uzun sürüyor. Yine de takipte olun.

evet karda olacağım galiba ama alamayacağım telefonu o kötü olmuş :( 15'inde san francisco'da olacağım orada daha kolay alırsın falan dediler ama yalan olacak herhalde :(

Tanitimi bugun, ama ne zaman piyasaya cikacagi belli degil. Samsung pil patlamasi vukuatindan sonra, iphone 7 uretimi hizlandirildi deniyor. telefonun piyasaya cikisi ay sonunu gorebilir

Bence de terkedilmiş koza.

bok olabilir, bir hayvanın kurumuş boku. çocukken oynardık sokakta bulduklarımızla dediğin gibi kırılıveriyodu.

aynen öyle hacı genelde ahşap yerlerde bu şekil yuva/koza yaparlar.
böcük yuva veya kozası o.

bizim masanın altına yapmışlar böyle yuva. içinden ölü böcek çıktıydı. koza yani.

İmkansız değil ama yoğunluk olursa sıkıntı. Hatta sen binersin de valizler kesin yolda geç kalır ve senle gelmez. Hele pegasus ise hiç umut yok.

aktarma havayolunun kendi verdiği aktarma ise, bir sıkıntı durumunda hak kaybınız olmaz ve sizi başka bir amsterdam uçağına alırlar aynı havayolunun gerçekleştireceği. eğer aktarmayı kendiniz ayarlıyorsanız veya skyscanner tarzı bir siteden bakıyorsanız ve de "yolcu sorumluluğunda aktarma" uyarısı varsa, baya sıkıntı yaşama ihtimaliniz var.

aktarmalı uçuşlar için ayrı bir kontrol noktası var, çok beklemiyorsun yani. zaten aktarma kısmını hava yolu firması hallediyor.

Ben toplam 4 uçuşlu İzmir-ABD yapmıştım. Uçuşlar arası en fazla süre 1 saat 10 dakikaydı. En kısası da 40 dakika. Sonuç olarak kaçırmamıştım. Yukarıda bahsedildiği gibi uçuşlar bağlantılıysa valiz zaten kendi gidiyor. Siz de aktarmalı olduğunuz için havaalanı dışına çıkmadan direkt dış hatlar bölümüne gidebiliyorsunuz. Aksilik olmadığı sürece yetişirsiniz.

@bi mekan ın önerisi doğru fakat ben bir kere japonya uçağını rötar nedeniyle kaçırdığımda 24 saat havaalanında beklemek zorunda kaldım çünkü günde 1 uçuş yapıyorlardı japonyaya. onu da değerlendirmeye almak lazım.

Bana sorarsaniz imkansiz, o ucusa yetisilmez

nota basılır, nota verilir, nota yazılır, nota okunur, nota çıkarılır, nota bulunur.

Nota bilmek.

deşifre edilir.

Eğitim kalitesini bilmiyorum. Şehir olarak Bursa > Kocaeli

Kocaeli makine daha iyidir. Çünkü Yıldız kökenli bir okul. Kocaeli'de yaşıyorum ve Umuttepe, Görükle'ye göre daha güzel gibi. Mühendislik fakültesi Görükle'de mi bilmiyorum ama Umuttepe daha modern.

uludağ makina.. okulun iyi olup olmadığına değil, sanayi tarafından ne kadar desteklendiğine bak. bursa sanayicileri çok para akıtıyor hem otomotive hem makinaya.

Yılla ne ilgisi var. Chicago'da paralı yolların neredeyse tamamında nakit ödeme gişesi bulunuyor. Paran yoksa da form doldurtuyor ve 7 gün içinde ödüyorsun. Chicago örneğini de otoban/otoyol olarak ABD aşmış olduğu için verdim.

Nakit ödeme seçeneği olmalı bence. Çok normal. Diğer iki köprüde zaten yok. Orayı anlarım, trafik önlenemez orada. En azından 3. köprüde nakit alternatifi var.

bariyer değil, turnike. hatta tam açılımı "ücretli geçiş turnikesi". yol tabelalarında da "turnikeler" diye geçer.

konuya gelecek olursak "fiyat pahalı kaçmasınlar" argümanı mantıksız.

1. köprüden günde 300.000 araç geçiyor,
2. köprüden günde 200.000 araç geçiyor diyelim.

3. köprüden ise şu anda 30.000 araç geçtiğini sanmıyorum.

bu kadar araç içinde kaçanın yaratmış olduğu kayıp, 3. köprü'de kaçanların yaratacağı kayıptan çok daha fazladır.

kaldı ki geçenlerin birçoğu kendi aracıyla geçmiyor, şirket arabası. kamyonlar, tırlar hep şirketlere ait araçlar. sence şöför kaçak geçip geçmemeyi umursar mı? bence umursamaz.

daha akla yatkın bir nedeni olmalı.

@himmet dayı,

senin argümanın da mantıksız.

bugün 3. köprüde oluşan trafikten haberin var mı? kamyoncular eylem yaptı, yolu kapattı. adam 1.5 saattir kuyrukta bekliyormuş. gündemi takip edin.

ogs hgs sistemleri çalışmıyormuş şimdilik. o nedenle nakit. osman gazi köprüsünde de nakit kredi kartı gişesi var. kalkacaktı bir vakte kadar.

gündemi takip ediyorum. adamlar yolu kapatmış yarım saat. yola kamyonu çekmiş. benim argüman ile ne alakası var bu güncel olayın?

@himmet dayı,

"Diğer iki köprüde zaten yok. Orayı anlarım, trafik önlenemez orada."

demişsin.

trafik önlenemez orada demek, ücretli geçiş turnikesinin mantıksız olduğunu söylemek demek.

3. köprüde de artık trafik olduğuna ve insanlar 1.5 saat beklediğine göre, 3. köprüde de ücretli geçiş olmamalı. HGS / OGS olmalı.

gayet basit mantık.

İyi de dostum, kamyonlar yolu kapatmış, trafik olmuş diyorsun. Benim söylemeye çalıştığım ise doğal yoğunluk. Şu anda paralı geçiş olmasına rağmen trafik sorunu yok 3. köprüde. Dün poyrazköy'deydim, köprünün olduğu otoban bomboş.

Otomatik geçiş sistemlerde önlemeyen kaçaklar oluyor. Yanlış hatırlamıyorsam istatiksel olarak %2-3 civarında bir kaçak oranı var. Bu oran Türkiye değil dünya genelinde. Karayolları bu kaçak geçişleri yakalayıp para cezası kesebiliyor. Ancak 3. köprünün işletmesi özel bir şirkette (yap işlet devret) olduğunudan bu ceza kısmı sıkıntılı. Bariyer konunca cezaya gerek kalmıyor. Ödemeden çıkamıyorsun.

Nakit gişesine gelince. Özel şirket olduğu için maksimum para kazanmaya çalışıyor. HGS, KGS'si olmayan da geçebilsin ki daha çok para toplansın.

iPhone 4'ün alabildiği en güncel iOS 7.1.2 zaten. Telefonu yenilemek dışında bir şey yapamazsın.

androidteki root olayı gibi jailbreak mi ne bir şeyler var herhalde, arkadaşım ios 8 yüklemiş bir şekilde.

hocam
siz o iphone u aldiginiz yere iade edin
butce ne kadar bilmiyorum ama ortalama 1000 liralık samsung s5 ile en son guncel uygulamalari kullanabilirsiniz hic bir problem olmadan

Apple ekosistemine hoş geldiniz ^^

Evrimdeki kullanılmayan organ körelir mantığına paralel olarak eskiyen telefon işe yaramaz hale geliyor ve sevgili Apple biz tüketicileri gıcır gıcır iPhone'lar almaya zorluyor.

Yapabileceğin pek bir şey yok, bahsettiğin gibi Jailbreak'le uygulamaya telefonu iOS 8/9 gibi göstermeyi başarsan bile çözünürlük, sistem kaynakları tüketimi, uygulama performansı gibi alanlarda sürüneceği için yine verim alamazsın.

Kısacası ya yeni iPhone al ya da Android telefon modellerini incelemeye başla (yine yeni telefon al).

Canavar gibi bir bisiklet aldım, haftada birkaç gün sahilde sürmeye başladım. Hem fiziksel hem ruhsal olarak daha iyi hissediyorum.

uyku apnesi ameliyatı oldum, uyku kalitem ve buna paralel olarak hayat kalitem arttı. kilo vermeye başladım. süper bişiy.

- ABD'ye gitmem ingilizce konuşabilme seviyem bakımından bana çok değer katmıştır.

- Seboreik dermatit hastalığıma (geçici de olsa) çözüm sağladığı için H&S Intensive Treatment katkı sağladı.

- Araba almıştım 4 yıl önce. Bence istediğin yere daha rahat gidebilmek açısından değer kattı.

(bkz: ketojenik diyet)
(bkz: intermittent fasting)

uyku apnesi cihazı kullanmaya basladım. 12 ye kadar kalkamayan gun ıcınde uyuklayan ben 7.30 da zınk diye kalkmaya basladım, kilo verdim.

şekeri azaltmak, sağlıksız yememek. that sugar film etkili olmuştu.

zayıflamak........

ve tabii ki karbon kadro yol bisikleti. bu dünyaya ait hissetmiyorum kendimi onun üstündeyken. inanılmaz bir duygu.

bunu en net lazerle göz ameliyatı olduğumda hissetmiştim.

Çok şey var. Ama sırasıyla yazayım;

-Sigara ve alkolü bırakmak.
-Şekeri ve kafeini bırakmak
-Nofap'e başlamak.
-Yeni bir dil ve yeni şeyler öğrenmeye başlamak.
-Klişe olacak ama hatalarım için kendimi suçlamak yerine nerede hata yaptığımı analiz edip, ders almaya başlamak.

Tüm bunlardan sonra hayatıma yeniden başlamış gibi hissediyorum. Eskiden sahip anksiyete ve kaygı bozukluğu ayrıca migren şikayetlerim neredeyse sıfıra indi.

Bisiklet almak ve her gün 15 20 km sürmek

motosiklet

- ABD'ye gidip 6 ay kalmak.. Hem ozguvenimi arttirdi hem de ingilizcemin gelismesini sagladi.

- Tenise baslamak.. Hem terapi gibi geliyor hem de fazla kilolarimdan kurtulmama epey yardimci oldu.

-internet uzerinden bahis oynmaya baslamak. Arkadasim sagolsun 8 sene once kendisinin tavsiyesiyle baslamistim.. Epey para kazandim, su an bir nebze rahat yasayip, asagi yukari istedigim seylerin hepsine sahipsem ve kendi isimi o kadar da sallamiyorsam bunun etkisi yadsinamaz.

-Gundemi takip etmeyyi birakmak.. Ha mdeniyetin icinde yasadigim icin elbet haberdar oluyorum neler olup bittiginden ama hem yarak kurek seyleri takip etmek icin harcayacagim zamanda kendimi gelistirecek baska seylere vakit ayiriyorum hem de olanlari genelde sonradan ogrendigimden canim sikilmamis oluyor.

saba makamı

psikolog , türk insanı için gayet şımarıkça bulunan bir eylem ama kendinizle ilgili çok fazla sorunuz çelişkiniz varsa size faydası oluyor , kafa berraklaşıyor.

amazon kindle
bisiklet
pomodoro tekniği
that sugar film adlı belgesel/film

Evet.

Kapatın ve pirinç dolu poşete gömün.Bende işe yaramıştı,işe yaramazsa servise sıvı teması diye belirtin.

cihazi acmayin. bataryayi sokun. kagit havluyla kabasini alin, pirince gomun. aksama pirinci yenileyin. bir kac gun her gun pirinci yenileyerek bekletin.
sonra teknik servis.

Enaz3kedi telefon iphone. Açıyım mı içini? Zarar vermiyim bi de?

açma içini. 5S ya da üstü bir modelse home tuşu kablo ile anakarta hassas şekilde bağlı. o kısma zarar verirsin.

İçini açmanla açmaman bir şey değiştirmez, pirinç her şekilde çekiyor sıvıyı açmayla uğraşma olduğu gibi göm gitsin.

iphone da batarya gomulu sanirim. iphone aklima gelmemisti. vidali bir sokum islemi yapmayin.

sivi temasindan oturu bazen bataryalar sapitiyor. kendi kendine cihazin calismasini tetikliyor. bu sebeple bataryayi cikarma tavsiyesinde bulunmustum.
pardon :)

Çok teşekkür ederim yardımınız için!

eşimin iphone u çay fincanının içine düşmüştü, birkaç gün pirinçte beklettik aylardır canavar gibi çalışıyor

hocam bu islerde en onemli sey sabir.

pirincte bekleten az 5-6 gun garanti olsun. icindeki tum nem cekilirse cihaz sikintisiz devam ediyor

billur su kullanıyorduk lağım kokusuna benzer pis bir koku oluştu, adamlar değiştirdiler gene aynı koku.

Şimdi koru su kullanıyoruz, 8tl damacanası.

İş yerinde de sırma su kullanıyoruz, içimi biraz daha sert ama fiyatı iyi, 6tl.

fiyat problem değil en baba su olsun. koru su mu şırlan mı erikli mi ? karar veremiyorum. deneyenler tavsiye ederse çok memnun olurum. özsu alıyordum tadını bozdular ya klorlu tadı. değiştiricem nalet gitsin.

korusu oldukça lezzetli, erikli de 9tl onu da beğeniyorum. ikisi arasından korusu yu tek geçerim.

Valla bi ara yaklaşık 170 su markasının temizlik indeksini mi öyle bir şeyi açıkladı bakanlık. Kipa'nın suyu ilk 10'da idi. Benim kuzen kipa'dan alıyordu hep.

ahan da o liste: www.medyafaresi.com

edit: erikli 163. sırada

aynen ya o listeyi okuyorum. aklım şırlan ve nazlı su arasında kaldı o listede baya yüksek yerleri. güzel tavsiyeler sağolun.

cep telefonundan onay istiyor...hem ofis hem de evde aynı steam hesabı kurulu bende...dediğin şekilde kullanmak mümkün..

yani bir hesaptan satın alınıp farklı pclere oyun kurulup, multi bile oynanabilr mi?

hayır.

aynı hesaptaki oyunu istediğin kadar bilgisayara kurarsın. sıkıntı orada değil
sıkıntı, o oyunu açmak için o oyuna sahip olan bir steam hesabına ihtiyacının olması. yani 100 bilgisayara da kursan, aynı hesapla, aynı anda iki bilgisayarda oynayamazsın.

Tek hesapla istediğin kadar sayıda bilgisayara oyun kurabilirsin. Ancak aynı anda sadece birinde oynamana izin verir.

ya burda biri bi' arkadaşının ve eski yavuklusunun whatsappta online olduğu saatleri filan bi' çizelge haline getirip sizce konuşuyolar mı diye paylaşmıştı. gördüğüm en efsane trollük buydu.

kesinlikle inci sözlük trollükleri.

iş bankası önünde abazanları bekletip mobese'den canlı yayında izletmeleri +1

tv programlarını içinde "incisi ker" geçen şiirle trollemeleri de fena değildi

Site içinde yaşananlardan merak ediyorum aslında
en yaratıcı trollük kime gidiyor.

Basond ekşiduyurudaki trollemelerden bahsetmiş.

En efsanesi kedili kumlu olan galiba ama o trolleme olmayabilir.

Hatunla yapacagi seks planini kagida doken eleman vardi.

icinde gezdir falan yaziyordu sdjfskdfhskdj.

Göt caps'ini paylaşan arkadaş da iyiydi bu konuda.

peki, kızın yeni aldığı yatağa pisleyen sevgilisi?

@plastic
oda efsaneydi ama trollük değildi bence sadece efsaneydi =)

dur la aklıma şey geldi, ekşide debeye girmişti. elemanın biri kız profili açıyor sonra başka bir bir adamla tanışıyor. aylarca yazışıyorlar sonra çocuk ısrar ediyor illa gel istanbul'a diye. sonra bu troll buluşmak için adamın çalıştığı kafeye gidiyor bunu uzaktan izliyor falan asşdfkasghf :))))

Site içine derken ekşi duyuru kastediliyor diye düşünüyorum. Duyuru içinde bence en efsane troll cocodancer idi. Her açtığı gönül işleri duyurusuna ayrıl coco yazılırdı. Hatta ayrıl coco diye bir kullanıcı bile var.

Trolleme olarak bir şey gelmedi aklıma şu an.

Sözlüğün en efsane trollü de bence gök yeleli bozkurt'tur. İyi anlamında değil, sözlükte ciddi anlamda yer etmişti. Hatta sözlük bir üniversiteden ödül aldığında 'gök yeleli bozkurt hariç' diye not düşülmüştü. Daha sonra ifşa oldu. İfşa döneminde epey eğlenmiştim.

"sizce ellerim nasıl" ekolü hakimken duyuruda, ellerinin fotosunu paylaşan hatuna "31'i ve parmak çıtlatmayı azalt" yazan biri vardı. aklıma gelir gelir gülerim. saf mıydı troll müydü orasını bilmem ama hanım kişi kahrolmuştu.

The story of a man who had spinal cord paralysis after an accident and wants to be euthanized. diye bir deneme yaptım.

Yukarıdaki çeviri güzel. Omurilik felci için paraplegia kullanılabilir.

edit: minduser uyardı ...who has had spinal... olması gerekir diye.

bence de öyle olmalı. ilk halinde felç oldu, sonra geçti gibi bir anlam çıkıyor.